Huzur ve Kaos: Resim Sanatında Deniz
- Senem Yorulmaz
- 28 Eyl
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 29 Eyl
İzlemeyi en sevdiğimiz mavidir deniz. Denizin karşısında durup ufka baktığımızda kapladığımız yerin küçüklüğünü farkeder, ihtimallerin sonsuzluğunu anlar, teslim olmanın kaçınılmazlığının rahatlığına kavuşuruz. Dalgalar çekilir ve uzanırken duyduğumuz boğuk ses, iyot kokusu, kendini suya bırakmanın hafifliğiyle birleşince anlarız; dünya annenin kucağındayız. Deniz ve su insanın iç dünyasını doldururken, ressamların da tuvallerinde kendine sıklıkla yer buldu. Bu yazımda su ve deniz konulu resimlerden en beğendiklerimi anlatmak istiyorum.
Deniz konulu resimler duygu ve düşüncelerin işlenmesi için mükemmeldir. Durgunluk ve dinginlik; suyun üzerindeki sakin bir gün doğumu ya da batımı, suya düşen yansımalar veya gecenin karanlığında kıpırdayan yakamozlarla tuvalden izleyene doğru yayılır... Kaos ve karmaşayı, korku ve yıkımı anlatmak için de fırtınalı, çalkalanıp köpürmüş bir denizi konu almaktan daha iyi ne olabilir? Bana kalırsa bu eserler peyzaj olmakla birlikte güçlü bir ekspresyonist tavır da barındırırlar.
Aivazovsky'nin Fırtınaları

Aivazovsky suyun bir çok farklı halini resmetti; durgun su ile huzur ve sakinliği, fırtınalı denizler ile insanın doğa ile olan mücadelesini yansıttı. Bir deniz şehri olarak etkilendiği İstanbul'u da resimlerinde bolca konu etmişti. İstanbul Resim Müzesi'nde kendisine ayrılmış salonda nefis deniz resimleri sergilenmekte, dünyanın en önemli deniz ressamlarından biri olarak anılmaktadır.
Dokuzuncu Dalga adlı eserinin hikayesinden bahsedecek olursak... Irlanda mitolojisine göre dokuz dalgadan oluşan bir dizi dalganın en sonuncusu olan dokuzuncu dalga ölülerin ruhunu taşıma gücünü barındırmaktaydı. Denizciler dokuzuncu dalgayı aşarlarsa Tanrı'nın yardımını alabileceklerdi. Aivazovsky'nin adını bu efsaneden aldığı düşünülen bu resminde, batarak enkaz haline gelmiş bir geminin direği ve ona tutunmuş insanlar bulunur. Dokuzuncu dalgayı atlattılar mı bilmiyoruz, sadece çaresizliklerini ayırt edebiliyoruz: biri denize düşmekte olan diğerini tutmaya çalışırken başka bir figür elindeki kumaş parçasını havaya kaldırmış ileri, boşluğa doğru sallıyor. Baktığı boşluktaki birini kurtarmak ister gibi görünüyor, ancak bu büyüklükte dalgalar arasında kaybolanların pek şansı yok.
Dalgaların acıması yok. Bildikleri gibi, hatta daha da yükselerek gelmeye devam ediyorlar. Bu engin suların coştuğu fırtınalı denizin üstünde tüm sıcaklığıyla sabah güneşi yükseliyor. Gecenin en karanlık anı, güneş tam da doğmadan önce gelip geçmiş, durulma sırası denizdeymiş gibi, güçlü ama dingin güneş, denizcilerin canları için savaştıkları karanlık suların üzerinde, apaydınlık bir tezat oluşturuyor.

Magritte'in Denizi

Hayal ile gerçek arasında bir resim. Gerçek ve gerçeküstünün tam da Magritte'e has bir karışımı. Sürreal bir resim hakkında ne söyleyebilirsiniz? Onlar kendini size anlatır. Buna rağmen bazen çok fazla ipucu vermezler. Bu resimde bir yelkenli var diyemem, ama rüzgarın olduğuna eminim mesela, mekanı ve zamanı da pek kestiremiyorum. Resimde deniz bulutların arasına yükselirken bir tekne silüeti oluşturuyor. Herhangi bir kara parçası yok. Yalnızca mavi ve beyaz renklerden ibaret, gerçek de olabilecek ama gerçekdışı bir palet. Son soru işareti eserin adında: Le Seducteur (Baştan Çıkarıcı). Magritte gibi, yorumu size bırakıyorum, başka bir şansım yok.
Günen'in Hidrodinamik Yasaları

Mustafa Günen, eserleri dünyanın önde gelen müzayede evi Christie's'de gerçekleşen deniz resimleri müzayedelerinde alıcı bulan, dünyanın en iyi sanat dergisi seçilen International Art Magazine'e konu olmuş, dünya çapında başarılar elde etmiş, kendi kendini yetiştirmiş Türk marinist ressamdır. Deniz resimlerindeki kendine özgü yaklaşımıyla tanınan ressam, bilimi referans aldığını, bilimsel bir yaklaşımla resim yaptığını fakat doğayı birebir kopyalamadığını kendi cümleleriyle şu şekilde anlatıyor:
"Su hidrodinamik yasalara bağlıdır. Suyun bütün halleri bu yasaya göre şekillenir. Aynı yasa gereği bütün su hareketleri, balansı referans alır. Yaklaşık kırk küsür yıldır gözlem ve incelemeler yaptığım için suyun hidrodinamiği ve balansı konusunda ileri düzeyde görsel bilgiye sahibimdir (...) son olarak, bizim sahillerimiz de dahil, yaptığım hiç bir deniz resmini herhangi bir denize bakarak aktarma yapmam. Bundandır ki benim denizlerimin aynısı doğada yoktur. Her bir deniz resmim bir Mustafa Günen resmidir ve dünyada tektir."
Deniz ve suyu resmetmede ustalaşmış ve hakettiği değeri gören bir sanatçımızın olması mutluluk verici. Benim en çok ilgimi çeken resmi ise, gerçekte deniz kenarında bulunmayan Colorado kayalıklarının önüne denizi getirdiği Colorado Rock and Sea adlı resmi olmuştu. Bu resim International Artist Magazine'de yer aldı (aşağıda).

Turner'ın Atmosferleri

William Turner 21 yaşında genç bir ressam iken kendini ispatlamak amacıyla o zamanlar daha prestijli kabul edilen yağlı boya tekniğine döndüğünde, "Denizdeki Balıkçılar" tablosunu ilk önemli eseri olarak resmetmişti. Daha önce sulu boyayla deniz sahneleri çalışmıştı ve bunlara ilgisi hep vardı ve bu ilginin yaklaşık 40 yıl sonra resmettiği "Kar Fırtınası" adlı eserinde nasıl bir dönüşüm geçirdiğini görebiliyoruz. Denizdeki balıkçılar resmi dalgalı bir denizin ortasında bir teknenin üstündeki balıkçıları lamba ışığının etrafında gösteriyor. Aralanan bulutların arasından dolunay, gökyüzünü ve denizi soğuk ışığıyla aydınlatıyor. Tekneler dalgalara teslim olmuş, balıkçılar bu tehlikeli oyunda kazanan olabilmeyi umuyor. Yine başka bir fırtınanın tasvir edildiği Kar fırtınası resmi ise adeta soyut denilebilecek, belli belirsiz unsurları içeren oldukça güçlü bir resim. Eleştirmen John Ruskin bu resim için, "tuvalete aktarılan en görkemli deniz hareketi, sis ve ışık ifadelerinden biri" ifadesini kullanmıştı. Turner bu resmi yaparken elinde olan tüm malzemeleri, fırçanın her iki ucunu, palet bıçağını, hatta parmaklarını kullandı. Tekniği değişti; atmosfer yaratma gücü hep muazzam kaldı.

Hokusai'nin Dalgaları

Hokusai'nin 46 büyük tahta baskıdan oluşan Fuji dağı manzaraları serisine ait en meşhur ve belki de en çok yeniden üretilen eseri The Great Wave Off Kanagawa devasa dalgalar arasında iki tekneyi ve arka planda Fuji dağının zirvesini gösteren ikonik bir eserdir. Çizgiler, köpükler, damlalar ve gölgeler bir açık deniz dalgasını mükemmel şekilde tasvir eder. Eser Fuji Dağı manzaralarından biri olsa da sanatta deniz konusunun dünya çapındaki en önemli ve en tipik temsillerinden biri halinde gelmiştir.
Manzaraların En Güzeli
Denizle hasret giderdiğimiz, tüm yılın stresini ve yorgunluğunu alması için ona sarıldığımız günleri geride bırakırken su ve deniz resimleriyle yaz mevsimini uğurlayalım istedim. Bir sonraki yaza daha çok zaman olabilir, ama sevdiğiniz bir deniz resmi sizi tüm yıl o denizin kıyısına götürebilir...
Senem
28 Eylül 2025, Pazar



Yorumlar